2013 Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatını 
çoğumuz televizyon, internet, sosyal medya gibi farklı yayın 
organlarından takip ettik. Medyada, tatbikatın 10 Ocak Perşembe günü 
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım Bey’in 
katılımı ile başladığı bilgisi paylaşılsa da, kamuoyunun, özelde de 
ülkemiz bilgi güvenliği topluluğunun tatbikatın içeriği ve süreci 
hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmadığı göze çarpıyor. Bu ketumluk 
bilinçli bir tercih midir bilmiyorum, fakat 41’i oyuncu ve 20’si 
gözlemci olmak üzere toplam 61 kurumun katılımı ile yapılan tatbikat 
hakkında, kendi gözlemlerimi paylaşmakta yarar görüyorum.
İlki 2011 yılında gerçekleştirilen 
tatbikatın 2.sinin hazırlık çalışmaları 2012 yılının sonlarında 
başlamıştı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 
önderliğindeki tatbikatın ana yürütücüleri ise BTK ve TÜBİTAK SGE’ydi. 
Bu arada yine 2012 içerisinde yapılan Siber Kalkan Tatbikatı akıllara 
gelmiş olabilir. Siber Kalkan Tatbikatı, BTK-TİB önderliğinde yapılan ve
 daha çok ISS ve telekomünikasyon kurumlarını kapsayan sınırlı kapsamı 
olan bir tatbikattı. Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı’nın hem kamu 
kuruluşlarının hem de özel sektörden kurumların katıldığı, ulusal 
düzeyde daha geniş çaplı bir tatbikat olduğunu söyleyebilirim.
Tatbikat, kamuoyunda bilindiği şekilde 
10-11 Ocak 2013’de gerçekleştirilen 2 günlük bir organizasyon değildi 
aslında. Tatbikatın 2 günlük olduğu algısının sebebi, hazırlıkların ve 
öncesinin katılımcılar dışında çok duyurulmamış olması. Geniş çaplı bir 
duyurunun yapılmaması bir eksiklik. Sebebi nedir, tam kestirememekle 
beraber, önceki tecrübelerimiz bize, tatbikatın, gerçek saldırılar için 
bir davetiye çıkarması endişesi olabileceğini düşündürüyor. Önceki 
tatbikatlar sırasında bir kuruma planlı olarak yapılan saldırı 
simülasyonlarının yanı sıra, eş zamanlı olarak gerçek saldırılar da 
gelebilmekteydi. Bu da hem tatbikata yoğunlaşılmasını engelliyor, 
tatbikat katılımcıları açısından da sorun oluşturuyordu.
Peki, tatbikat çalışması kapsamında neler yapıldı, süreç nasıl işledi?
Tatbikat yönetimi tarafından hazırlanmış farklı pratik ve teorik senaryolar kurum çalışanları ile paylaşıldı. Bu kapsamda, tatbikat katılımcılarının başına gelebilecek gerçek saldırılar yanı sıra, gerçekleşmiş ve başarıya ulaşmış gerçek saldırı senaryoları sonrası kurumların saldırıların analizini yapabilme yetenekleri de test edildi. Bu senaryolara şöyle bir göz atalım;
Tatbikat yönetimi tarafından hazırlanmış farklı pratik ve teorik senaryolar kurum çalışanları ile paylaşıldı. Bu kapsamda, tatbikat katılımcılarının başına gelebilecek gerçek saldırılar yanı sıra, gerçekleşmiş ve başarıya ulaşmış gerçek saldırı senaryoları sonrası kurumların saldırıların analizini yapabilme yetenekleri de test edildi. Bu senaryolara şöyle bir göz atalım;
Log Analizi : Bu kapsamda kurumlara pek çok kayıt dosyası gönderildi. Bu log dosyaları
- Web sunucu kayıt dosyalarından,
- İşletim sistemi kayıt dosyalarına,
- NMAP çıktılarından,
- Ağ trafiği çıktılarına (pcap dosyası) ve
- Güvenlik duvarı yapılandırmalarına
kadar çok çeşitli alanlardan kayıt ve 
yapılandırma dosyalarını kapsamaktaydı. Buradaki amaç; herhangi bir 
kuruma bir siber saldırı düzenlendiğinde ya da bu saldırı başarıya 
ulaştığında; bu saldırının ne zaman, nereden, kim tarafından, hangi 
yolla yapıldığının tespiti konusunda kurumun ne derece yetkin olduğunu 
ölçmekti. Burada gönderilen kayıt ve yapılandırma dosyaları laboratuvar 
ortamında gerçekten hacklenmiş sistemlere ilişkin verilerdi. Yani 
katılımcılar başlarına gelmeden nelerle karşılaşacaklarını görmüş 
oldular. Çok faydalı bir çalışmaydı.
Port Tarama : Adından 
da anlaşıldığı gibi, tatbikat yönetimi tarafından kurumlara doğru port 
tarama gerçekleştirildi. Burada amaç; hem kurumun gereksiz 
servis/portlarını dış dünyadan ne ölçüde koruduğunu görmek, hem de hedef
 kurumun böyle bir saldırının ne ölçüde farkına varabildiğini tespit 
etmekti.
Web Uygulama Güvenliği Taraması : Bu 
işlem aslında tam bir web sızma testi şeklinde gerçekleştirildi. Kurumun
 belirlenen bir web sitesine yapılan güvenlik taraması ile, ilgili 
sayfanın ne ölçüde zafiyetten arındırılmış olduğu tespit edilmeye 
çalışıldı.
DDoS : Dağıtık servis 
dışı bırakma saldırısına maruz kalan bir kurumun, bu durumun farkına ne 
kadar hızlı vardığı, kendi imkanlarıyla ne gibi çözümler ürettiği ve 
kendi imkanlarının yetersiz kaldığı durumlarda internet servis 
sağlayıcısıyla ne kadar hızlı iletişim kurup ISS seviyesinde önlemler 
alarak bu saldırının üstesinden gelindiği ölçüldü.
Web Uygulama Testi : 
Burada biz katılımcılardan istenen şey masanın öbür tarafına geçmekti. 
Yani beyaz şapkamızı çıkarıp siyah şapkalı gibi davranmamız istendi. Bir
 çok zafiyet içeren bir muhasebe uygulamasının incelenmesi, zafiyetlerin
 tespiti hatta en son olarak da bu zafiyetlerin istismar edilmesi 
istendi. Bu adım şu açıdan çok faydalıydı; biz beyaz şapkalıların 
sistemlere bir hacker gibi bakıp, hacker bakış açısıyla sistemin 
açıklarının ne yollarla suistimal edilebileceğini anlamamızı sağladı.
Sosyal Mühendislik : 
Sosyal mühendislik testi gerçekten ne yapılacağını, kime yapılacağını 
bilmediğimiz için merakla beklediğimiz bir adımdı. Bu adımda kurumun 
kendi bildirdiği ya da tatbikat yönetiminin internet üzerinden 
kendisinin bulduğu e-mail adreslerine phishing mailleri gönderilerek 
onlardan bilgi sızdırmaya çalışıldı. Burada çalışanların bilgi güvenliği
 konusunda ne derece farkında olduklarının ölçülmesi amaçlanmıştı.
Buraya kadar bahsettiğimiz tüm senaryolar 3-10 Ocak dönemindeki süreçte yapıldı.
Ankara’da toplanıp ne yaptık?
TOBB Ekonomi ve Teknoloji 
Üniversitesi’nde 10-11 Ocak’da yapılan etkinlikler Ulaştırma Bakanı, 
Sanayi ve Ticaret Bakanı, BTK Başkanı ve TÜBİTAK Başkanı’nın açılış 
konuşmalarıyla başladı. Sonrasında biz katılımcılara verilen yazılı altı
 siber güvenlik vakası senaryosuna karşın hem teknik düzeyde, hem hukuki
 düzeyde, hem de kamuoyu nezdinde neler yapabileceğimiz tespit edilmeye 
çalışıldı. Bu nedenle kurumlar sadece bilgi güvenliği çalışanlarıyla 
değil, diğer teknik ekipleri, hukuk, medya, halkla ilişkiler 
birimleriyle tatbikata katıldılar. Bu nedenle vaka senaryoları ve 
vakalara karşı alınan aksiyonlar gerçeğe son derece yakındı. Örnek 
vakalar İçerisinde
- İçeriği web korsanları tarafından değiştirilmiş bir web sayfası,
- Ele geçirilip, diski şifrelenen bir veri tabanı sunucusu (Ransomware)
- Sorunlu ayrılan bir teknik çalışanın yaptıkları
gibi çok çeşitli olaylar yer almaktaydı.
 Bu çalışmalar, neler yapacağımızın bir simülasyonunu gerçekleştirmek ve
 verdiğimiz cevaplarda yazdığımız fakat gerçekte uygulamadığımız 
güvenlik önlemlerine ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu tekrardan hatırlamamız
 açısından faydalı oldu.
Diğer yandan, ilgili kurumlardan gönüllü
 olan arkadaşlar 4 takım halinde Capture The Flag (CTF) yarışmasına 
katıldılar. Her bir takıma farklı kurumlardan farklı çalışanlar 
katılarak yarışmaya dahil oldu. CTF yarışması yine bildiğimiz gibi bir 
sisteme sızıp bu sistemi ele geçirme adımlarını kapsıyordu. Kırmızı, 
Sarı, Mavi ve Beyaz renkli takımların katıldığı yarışmanın tüm 
aşamalarını tamamlayan bir ekip çıkmadı. Puan usulü yapılan sıralamada 
ise en yüksek puanı alan Kırmızı takım 1. oldu.
2. günün sonunda Türkiye’de ve bazı 
yabancı ülkelerde devlet nezdinde siber güvenlik konusuna yön veren 
katılımcıların yer aldığı panel sonrası tüm katılımcı kurumlara plaket 
verildi ve 2. Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı tamamlandı.
Şahsi kanaatim, bu tip çalışmalar ile 
teknik uzmanlar ve teknik olmayan idarecilerin bir araya gelip, Ulusal 
Güvenliğin en kritik yapılarından olan Siber Güvenlik konusunu daha 
ciddi şekilde ele almaları sağlanacaktır.
Kurumların giderek daha fazla Siber Dünya’nın olanaklarından istifade etmesi, Siber tehditleri de beraberinde getirmektedir. Mübalağa gibi gelse de, gerçek dünyada güvenlik gündemi bir kere değişiyorsa sanal dünyada bin defa değişmektedir. Dolayısıyla,Türkiye çapında 61 katılımcı kurumu, konunun önemi göz önüne alındığında, az bulmaktayım. Bu konuda Bakan Ergün’ün şu sözleri tespitimizi doğrular nitelikte:
“Bir musibet, bin nasihatten evladır’ diye bir sözümüz var. Bir musibet başına gelmeden gel bu tatbikatlara katıl. İlla bir musibet mi başına mı gelmesi lazım. Bir saldırıya uğrayıp bilgilerinin bir kısmının çalınmasını mı bekliyorsun veya işlerinin kilitlenmesini mi bekliyorsun?”
Hem özel sektörden, hem de kamu kurumlarından katılımın çok daha fazla olması gerekirdi. Kurumlar siber ortamda bir musibete maruz kalmadan Siber Güvenlik Tatbikatı ve benzeri faaliyetlerden istifade etmeli ve bu çalışmalara da katma değer üretmelidir.
Yine tatbikat yürütücülerinden TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak da kritik teknolojilerin sayısı arttıkça sanayi casusluğunun da artacağının altını çizdi. Bu nedenle umarız önümüzdeki senelerde katılımcıların hem sayısı hem de sektör çeşitliliği artar. Böylece biz nasıl kendi kurumumuzda Bilgi Güvenliği Farkındalığı’nın kurum politikası olarak yerleşmesi için çaba harcıyorsak, ülke olarak da Siber güvenlik farkındalığın ulusal düzeyde ele alınması ve benimsenmesini sağlayabiliriz.
Son olarak bir müjde daha ekleyelim; Binali Yıldırım, 2014’de yapılması planlanan tatbikatın uluslar arası bir nitelikte olacağını belirtti. Bu da, ülkemizin uluslar arası düzeyde Siber Güvenlik konusunda daha iyi bir konuma gelmek için çaba harcadığını görmek adına sevindirici bir gelişme.
Fatih Ekrem GENÇ
Kurumların giderek daha fazla Siber Dünya’nın olanaklarından istifade etmesi, Siber tehditleri de beraberinde getirmektedir. Mübalağa gibi gelse de, gerçek dünyada güvenlik gündemi bir kere değişiyorsa sanal dünyada bin defa değişmektedir. Dolayısıyla,Türkiye çapında 61 katılımcı kurumu, konunun önemi göz önüne alındığında, az bulmaktayım. Bu konuda Bakan Ergün’ün şu sözleri tespitimizi doğrular nitelikte:
“Bir musibet, bin nasihatten evladır’ diye bir sözümüz var. Bir musibet başına gelmeden gel bu tatbikatlara katıl. İlla bir musibet mi başına mı gelmesi lazım. Bir saldırıya uğrayıp bilgilerinin bir kısmının çalınmasını mı bekliyorsun veya işlerinin kilitlenmesini mi bekliyorsun?”
Hem özel sektörden, hem de kamu kurumlarından katılımın çok daha fazla olması gerekirdi. Kurumlar siber ortamda bir musibete maruz kalmadan Siber Güvenlik Tatbikatı ve benzeri faaliyetlerden istifade etmeli ve bu çalışmalara da katma değer üretmelidir.
Yine tatbikat yürütücülerinden TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak da kritik teknolojilerin sayısı arttıkça sanayi casusluğunun da artacağının altını çizdi. Bu nedenle umarız önümüzdeki senelerde katılımcıların hem sayısı hem de sektör çeşitliliği artar. Böylece biz nasıl kendi kurumumuzda Bilgi Güvenliği Farkındalığı’nın kurum politikası olarak yerleşmesi için çaba harcıyorsak, ülke olarak da Siber güvenlik farkındalığın ulusal düzeyde ele alınması ve benimsenmesini sağlayabiliriz.
Son olarak bir müjde daha ekleyelim; Binali Yıldırım, 2014’de yapılması planlanan tatbikatın uluslar arası bir nitelikte olacağını belirtti. Bu da, ülkemizin uluslar arası düzeyde Siber Güvenlik konusunda daha iyi bir konuma gelmek için çaba harcadığını görmek adına sevindirici bir gelişme.
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder